DİL VE YAPAY ZEKÂ BAĞLAMINDA DÜŞÜNCE YAPIMIZ.


Bir rüyayı tasvir etme isteğiyle tetiklenen, devamında ise fotoğraf projesine evrilen ve en sonunda yapay zeka destekli çalışmayla nihayete eren “Bir Hayalin Kurgusu” başlıklı sergi ile taçlanan projemiz böyle başladı. Edebiyat dünyamızın değerli ismi Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” kitabındaki karakterleri, soyut hayal dünyasından indirip, teknolojik gelişmelerden ve en önemlisi dilimizin zengin ifade gücü imkânından faydalanarak tasvir edip somut dijital ekrana aktardık. Bu çalışmada dikkat çekilmesi gereken birçok husus olmakla beraber, hayalin bir kurguya ve tasvire dönüşmesi süreci önemlidir. Burada yapay zekanın imkan ve kabiliyetlerine dikkat çekmek gerekiyor. Bununla birlikte veri tabanını oluşturan bilgilerin multidisipliner ve akademik bir ciddiyetle, tasnif edilerek gözden geçirilmesi gerektiğine de ayrıca dikkat çekmek isterim. Diğer dikkat çekici nota ise, dilimizin zengin ifade gücü ve bu ifadeleri ayakta tutan kavram dünyamızdır. Konuştuğumuz dil muhayyilemizin sınırlarını oluşturmakla birlikte, mefkûremize de hizmet eder. Kavram, anlam, bağlam ve mana itibariyle birbirini destekleyen, dolayısıyla sağlam zeminde ve uygun iklimde inkişaf ederek neşvü nema bulan kelimelerimizin bir medeniyet inşa etmesi kaçınılmaz olur. Geleceğin dünyasına kavramlarımızı da taşımak zorundayız ve bu mühim bir meseledir. Değişen ve başkalaşan dilimiz aynı zaman da akışımıza da sekte vuracaktır. Dilimizin gücü nispetinde yapay zekanın veri tabanını oluşturan bilgi ağında bulunmamız gerekmektedir. Çünkü kendisinden istenileni önümüze koyabilmesi için, bizim tarafımızdan kendisine referans olarak yüklenen verilerden faydalanacaktır. Ne kadar gerçek veriyi ona yüklersek o da bir terkip neticesinde bize istediğimiz veya istediğimize yakın sonuçlar verecektir. Yapay zekanın bugünkü durumunu büyüyen ve gelişme aşamasında olan bir çocuğa benzetmek her ne kadar sağlıklı olmasa da şu an için bir başka örnekle açıklamak da pek mümkün değil. Doğru ve iyi örneklerle yetiştirilen bir çocuk, aldığı eğitim ve terbiyenin sonucunda iyi ve doğru davranışlar, hal ve tutumlar sergiler. Ortak iyinin inşasında iyilik duvarına bir taş da o koyar. Fakat tam tersi yetişen bir başkası ise saydığımız durumların aksine davranışlar sergiler. Ve etrafını aynı biçimde etkiler.

 

Ebediyatımız, dil zenginliğimiz olduğu kadar esasen zihin zenginliğimizdir de. Çünkü insan, hislerine tercüman olacak kelimelerle yaşar, düşünür, konuşur hatta rüyalarını bile bu zenginliğin derecesi etkiler. Böylesi zengin içerikli bir dil, anlayışta boşluklara meydan vermeyecek biçimde bir disiplinle icra edildiği taktirde, iletişim denilen hadise sarih bir şekli ortaya çıkabilir. Yapay zeka bizimle iletişim kurmaya dönük olarak tasarlandı.

 

 

 

Dil ve Yapay Zekâ Bağlamında Düşünce Yapımız.

 

 

Veri tabanını bizim oluşturmadığımız bir yapay zekânın çıktıları de elbette bizim istediğimiz neticede olmayacaktır. Çünkü yapay zekânın veri tabanına hükmeden, aynı zaman da onu besleyendir de. Batı ve sair devletler tarih boyunca ne idiyseler şu anda aynılar. Yani kolonizatör ve sömürgeci. Tahakküm eden, zorba, kendi kültürünü hükmü altındaki insanlara dikte ettirir. Bugün hala “Türkleri” deveye binen, fes takan, kaba, abuk sabuk insanlar olarak tasvir eder dururlar. Oryantalistlerin görmeden, kulaktan dolma veya itibar edilmeyecek kadar kaynağı belirsiz kitaplardan okuduklarıyla, zihinlerinde oluşturdukları tipi sözde eserlerine yansıttıkları gibi yapay zeka da aynı zihnin bir tezahürü olarak neşet etmiştir.

 

 

Fakat sistematik ve metodolojik bir tasnife dayanan, her şeyin yerli yerinde olduğu ve durduğu organik bir yapıyı inşa etmek, buna hâkim olmakta ayrı bir kabiliyet, disiplin ve ekip ister. Demek istediğim bugün kültürün, veri olarak internette bir disiplin ve düzen içinde olabilmesidir. Sinemayı etkileyen yönetmenlerin üslupları zamanla kurallara dönüşmüş ve ortaya şahsına münhasır kaideler çıkmıştır. Fotoğraf sanatında da olduğu gibi. Bir sahneden yola çıkarak filmin yönetmenini tahmin edebiliriz. Kadrajından fotoğraf sanatçısını tanıyabiliriz. Stil ve tarzın oluşması ve bunların artık akademik anlamda bir ciddiyetle internet ortamına yüklenmesi gerekiyor. Ötekinin tanımladığı yanlış bir biz var ortada.

 

 

Konuyla alakalı iki kitap önerim: HÜSEYİN RAHMİ GÖKTAŞ – YAPAY ZEKANIN TÜRKÇE ÜZERİNE KURULUMU – RUNASİMİ İNSAN DİLİ-

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir